Filmegider - Sinemani - Sinema Manyaklarının adresi

Sinema hakkında herşey. Sinema, Trailer, Film, Movie, Film yıldızları, cinema, aktörler, aktristler, 2009 yeni vizyona giren filmler...

AVATAR - 18 Aralık 2009 da Sinemalarda

Avatar The Movie - Trailer izle - 18 Aralık 2009 Vizyon filmi - FRAGMAN izle


Anahtar Kelimeler:avatar, 18 aralık 2009, sinema, avatar the movie, avatar izle, online sinema izle, avatar online izle

Haydari - Meze Tarifi

Mezelerin vazgeçilmezlerinden sayılan bu güzel mezeyi de beğeneceğinizi umarak ekliyorum.
Malzemeler:
Yarım kg süzme yoğurt
1 yemek kaşığı nane
1 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı tuz
1 yemek kaşığı margarin

Yapılışı:
Sarımsağı tuz ile havanda ezdikten sonra yoğurdun içine ilave ederek derin bir kapta çırpma teli yardımı ile güzelce çırpıyoruz.Margarini küçük bir tavada kızdırıp altını kapatıyoruz ve kuru naneyi ilave ediyoruz.Margarin ve nane soğuduktan sonra sarımsaklı yoğurdun içine ekleyerek güzelce çırpıyoruz.Mezemizi servis ederken zeytin ve yaş nane yapraklarıyla süsleyip üzerine zeytinyağı gezdirmenizi tavsiye ederim.Afiyet olsun.

Pembe sultan - Yoğurtlu cips sosu

Görünüşü çok hoş olan bu mezenin tadınıda çok beğeneceksiniz.Denemenizi tavsiye ediyorum.
Malzemeler:
Yarım kg süzme yoğurt
2 adet kırmızı pancar
1 diş sarımsak
1 çay kaşığı tuz


Pembe sultan Yapılışı:
Pancarları haşlayarak kabuklarını soyun.Sonra rendenin ince tarafıyla rendeleyin.Sarımsağı tuz ile havanda döverek derin bir kapta yoğurtla birlikte güzelce çırpın.Rendelediğiniz pancarları ilave edin ve tekrar karıştırın.Mezenizi servis ederken üzerine dereotu doğrayabilir ve zeytinyağı dökebilirsiniz. Yemek Hazır Afiyet olsun.

Jennifer's Body (2009) [Trailer]

Jennifer okulun en gözde amigosudur ama daha güzel bir hayat istemektedir. Kötü bir ruh ile anlaşır. Kötü ruh kıza hakim olmak ister, kız buna direnmeye çalışır. Jenniferin en yakın arkadaşı durdurmaya çalışsa da olanlar olacaktır
Tür : Gerilim, Korku
Yönetmen : Karyn Kusama
Oyucular : Megan Fox, Adam Brody, J.K. Simmons, Amanda Seyfried, Johnny Simmons








Audrey Hepburn

\

Windows 7'den uzak durmak için 7 sebep!

\

Yoğurtlu semizotu







Yoğurtlu semizotu

4 KİŞİLİK
HAZIRLAMA SÜRESİ: 15 dk

OpenDNS: (Yada bir başka deyişle ) Yasaklı Youtube'a nasıl girilir ?

Yasaklı siteleri (youtube.com, vs. diğerleri)  programsız görüntülemek için...

OpenDNS

Malumunuz, çalışmaz dediğimiz mahkemelerimiz iş internet ortamında site kapatmaya gelince her nasılsa anında kararlar alıp anında uygulamaya koyabiliyor. (bkz: Ekşi Sözlük’e Kapatma Kararı! ve YouTube’a Erişim Mahkeme Kararıyla Yasaklanmıştır!)
En son Ekşi Sözlük’ün kapatılmasından sonra, uzun zamandır yazmayı düşündüğüm lakin bir türlü vakit ayırmadığım bir konuyu sizlerler paylaşmak istedim. Türk DNS sunucuları yerine alternatif DNS sunucuları kullanmak. Bu şekilde mahkeme yasakları bizim için geçersiz sayılacaktır! Bunun içinse en kolay, en güzel örnek olan OpenDNS’i tanıtacağım.

OpenDNS nedir?

OpenDNS; kendi tanımlarıyla, internette daha hızlı, güvenli, akıllıca ve güvenilir bir şekilde dolaşmanıza yardım eden bir servistir. Ücretsiz ve hiç bir ek program gerektirmeyen bu servisi kullanarak internette daha hızlı dolaşabilirsiniz.

En yararlı sebzeler



Lahana: Beta-karoten, C vitamini, folat, kalsiyum ve lif içerir.
Havuç: Bol miktarda beta-karoten ve lif içerir.
Ispanak: İçinde sanıldığından daha az demir olduğu için işe yaramaz olduğunu zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Ispanak, zengin bir betakaroten kaynağıdır. Aynı zamanda, C vitamini, folat, demir, potasyum ve kalsiyum barındırır.
Tatlı patates: Bolca potasyum vardır. Ayrıca C vitamini, beta-karoten ve lif de içerikleri arasındadır.
Kırmızı dolmalık biber: Tam bir C vitamini kaynağı olan tatlı kırmızı biberde, aynı zamanda beta-karoten ve lif de vardır

SMS Kullanıcılarına Türkçe müjdesi

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun, Kısa Mesaj Hizmetlerinde Türkçe Karakter Kullanımına Dair Yönetmeliği, Resmi Gazete’de yayımlandı.
Yönetmelik, ”Türkçe karakter ihtiva eden kısa mesaj hizmetinin, tüketicilerin ekonomik açıdan fayda ve menfaatlerinin korunması temelinde sunulması ile bu özelliğe haiz telsiz ve telekomünikasyon terminal ekipmanlarının piyasaya arzı hususunda imalatçı, üretici, yetkili temsilci, dağıtıcı ile işletmeci tarafından yürütülecek faaliyetlere ilişkin” usul ve esasları düzenliyor.SMS tutkunlarına Türkçe müjdesi
Söz konusu yönetmelik, ”Türkçe karakterleri ihtiva eden kısa mesaj hizmetinin verilmesi ile bu özelliğe haiz telsiz ve telekomünikasyon terminal ekipmanlarının piyasaya arzı hususunda imalatçı, üretici, yetkili temsilci, dağıtıcı ile işletmeci tarafından yürütülecek faaliyetleri” kapsarken, ”yurt dışında sonlandırılacak ya da yurt dışından gönderildiği halde yurt içinde ücretlendirilecek kısa mesajlar ile bu yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce piyasaya arz edilen cihazları” kapsamayacak.
Yönetmeliğe göre, piyasaya arz edilen kısa mesaj hizmetine haiz cihazlar, Türkçe karakterlerin tamamını ihtiva eden teknik özelliklerine veya bu teknik özelliklerin sonraki sürümlerine uygun olacak.


Teknik özellikleri uygun olan cihazların tanıtma ve kullanma kılavuzları ile ambalajı üzerinde ”Bu cihaz Türkçe karakterlerin tamamını ihtiva eden ETSI TS 123.038 V8.0.0 ve ETSI TS 123.040 V8.1.0 teknik özelliklerine uygundur” ibaresi yer alacak. Tanıtma ve kullanma kılavuzlarında varsa bu özelliklere ilişkin kullanıcı tarafından yapılması gereken işlemleri tarif eden bilgiler yer alacak.
Yönetmelikte belirtilen şartlara uygun olmayan cihazların piyasaya arzına izin verilmeyecek, belirtilen şartlara uygun olmayan cihazların varlığının tespiti halinde, cihazların piyasaya arzı durdurulacak, cihazlar sırasıyla imalatçısı, üreticisi, yetkili temsilcisi veya dağıtıcısı tarafından toplanacak veya toplattırılacak.
İşletmeciler, kısa mesaj altyapılarında unicode sistemi kullanılarak kodlanan, Türkçe karakterleri içeren ve 160 karaktere kadar olan kısa mesajı, tek bir mesaj olarak kabul edecek ve ücretlendirecek. İşletmeciler kısa mesaj alt yapılarında, Türkçe karakterlerin tamamını ihtiva eden cihazların, bu özelliklere uygun hizmet vermesini engellemeyecek şekilde gerekli tedbirleri alacak.

CNet Design

CNET Design, Tasarım ve Bilişim Hizmetleri ile yeni sitesinde hizmetinizde

http://www.cnetbilisim.com/

  • Google SEO
  • Web Tasarım
  • Grafik Tasarım
  • Logo Tasarım : Marka Oluşturma
  • E-ticaret çözümleri
  • Bilişim Danışmanlık Hizmetleri

Web siteniz var ama sizi yansıtmıyor mu? Bir web siteniz yok mu ? Web siteniz Google 'da olmanız gereken yerde değil mi ?
Hemen bizimle çalışmaya başlayın, web siteniz sizin için çalışsın.

Mozilla Firefox 3.0.10 Türkçe

alt



Mozilla Firefox 3.0.10 Türkçe

Bilgi

Mozilla Firefox, Internet Explorer'ın en büyük rakiplerinden olan bir internet tarayıcısıdır.
Hızı, sürekli yenilenmesi, güvenliği ve diğer birçok gelişmiş özelliği nedeniyle her geçen
gün kullanıcı sayısını artırıyor.

Yazılımın Genel Özellikleri

  • Gelişmiş Sekmeli Tarama
    Firefox 3 yeni pencereleri öntanımlı olarak sekmelerde açar. Böylece ekranınız daha derli toplu olur. Bir sekmeyi kazayla kapatırsanız Geçmiş menüsüne giderek kapattığınız sekmeyi "Yeni kapatılan sekmeler" alt menüsünden yeniden açabilirsiniz. Çok fazla sekme açtığınızda, tüm bunların tek bir pencereye rahatça sığmasını sağlamak amacıyla, sekme çubuğunun her iki ucunda kaydırma çubukları belirir.
  • Oturum Kurtarma
    Web'de bir işle uğraşırken bulunduğunuz yeri kaybetmek acı vericidir. Firefox baştan başlatılmak zorundaysa ya da kapanırsa, onu yeniden açtığınızda kaldığınız yere geri dönersiniz. Bakmakta olduğunuz sekmeler ve pencereler; hatta formlarda yazmakta olduğunuz şeyler; devam etmekte olan indirme işlemleri; tüm bunları Firefox yeniden açıldığında bıraktığınız gibi bulacaksınız.
  • Yazım Denetimi
    Bazen aceleniz etmeniz gerekir ve bir kelimede önce hangi harfin yazılacağı konusunda tereddüt yaşarsınız. Firefox 2'de bulunan yazım denetimi özelliği sayesinde bu tür hatalar yapmaktan kurtulursunuz.
  • Arama Tavsiyeleri
    Firefox 2'deki bazı arama motorları aklınızdan geçenleri okuyarak tam olarak ne aradığınızı size tavsiye edebilir. Arama çubuğunda yazmaya başladığınızda tavsiye listesini içeren bir açılır menü belirecektir. (Bu işlem Google, Yahoo! ve Answers.com arama motorlarında geçerlidir.)
  • Canlı Başlıklar ve Canlı Sık Kullanılanlar
    Firefox 2'deki canlı başlık ve canlı sık kullanılanlar (yer imi olarak adlandırılmış) özelliği sayesinde, sürekli takip ettiğiniz sayfalardaki önemli bilgileri düzenli olarak güncellenen bir özet şeklinde canlı başlıklarda ve canlı sık kullanılanlar bölümlerinde görebilirsiniz.
  • Bütünleşik Arama
    Firefox aradığınız şeyi bulmanıza yardım eder. Google, Yahoo!, Amazon, eBay, Answers.com ve Creative Commons arama motorları arama çubuğunda yüklü olarak gelir. Beğendiğiniz bir sitenin arama motorunu da bu listeye ekleyebilirsiniz.
  • Açılır Pencere Engelleyici
    Firefox istenmeden açılan ve sizi canınızdan bezdiren pencereleri engelleyerek gezdiğiniz sayfalarda kontrolü size verir.
  • Düzgün Arayüz
    Firefox 2'nin arayüzü tarama deneyiminizde herhangi bir değişikliğe yol açmadan kullanılabilirliği arttırmak üzere yeniden tasarlandı.
  • Erişilebilirlik
    Firefox herkes için daha iyi bir tarama deneyimi sunuyor. Buna görme noksanlığı olanlar da dahil. Firefox, DHTML erişilebilirliği sunar. Geliştiriciler hareket engeli bulunanların daha az iş yapmalarını sağlamak için, bir belgede gezmek için gerekli sekme açma ve kapatma sayısını azaltacak sayfalar hazırlayabilirler. Ayrıca Firefox, Microsoft'un Windows için sunulan erişilebilirlik API'si olan Microsoft Active Accessibility desteğini de içerir. Bu destek sayesinde Firefox ile GW Micro's Window-Eyes ve Freedom Scientific's JAWS ekran okuyucuları bir arada çalışabilir.
  • Yemlemeden Koruma
    Kişisel bilgilerinizi korumanıza yardım ederek sizi kimlik hırsızlığından kurtaran yemleme koruma (anti-phishing) sistemi, Firefox'un güvenliğini yeni bir düzeye taşıyor. Sahtekârlık şüphesi taşıyan bir siteyle ("yemleme sitesi" olarak bilinir) karşılaştığınızda Firefox sizi uyararak gerçekten aramakta olduğunuz asıl siteyi bulmanız için sizi arama sayfasına götürmeyi teklif edecektir.
  • Açık Kaynak Daha Güvenli
    Firefox'un kalbinde, tüm Dünya'ya yayılmış binlerce tutkulu ve deneyimli geliştirici ve güvenlik uzmanı tarafından yürütülen, açık kaynaklı bir geliştirme süreci yatar. Bu da ürünün daha güvenli, hatasız ve güncel olmasını sağlar.
  • Otomatik Güncelleme
    Firefox'un güncelleme sistemi her zaman en son sürümü kullanıp kullanmadığınıza bakar ve yüklenebilecek bir güvenlik güncellemesi varsa sizi haberdar eder ve güncellemeleri indirip kurmanıza yardım eder.
  • Casus Yazılımdan Koruma
    Siz açıkça onaylamadıkça, Firefox hiçbir siteye, bilgisayarınıza dosya indirme, kurma ve program çalıştırma izni vermez.
  • Özel Veri Temizliği
    Firefox size tarama bilgilerini (geçmiş sayfalar, formlara girilen veriler vs.) temizleme olanağı sunar. Evinizde de kullanıyor olsanız, kütüphanede de kullanıyor olsanız, Firefox'taki özel verilerinizi temizlediğinizde bu bilgilerin tamamen yok olduğundan emin olabilirsiniz.
  • Tarayıcınızı Kendinize Uydurun
    Firefox'u zenginleştirmek için addons.mozilla.com sitesindeki binlerce yararlı eklentiden istediklerinizi seçebilirsiniz. Bu, Firefox'u kendi tarayıcınız hâline getirmenin en kolay yolu. Tarayıcınızın görünümünü düğmelerden renklere ve yazıtiplerine kadar her şeyi değiştirebilirsiniz. Ayrıca Tema desteği sayesinde de beğendiğiniz arayüzleri kullanabilirsiniz.
  • Arama Motoru Yöneticisi
    Artık arama çubuğuna çabucak yeni bir motor ekleyebilir, istediğinizi çıkarabilir ya da bunları dilediğiniz şekilde sıralayabilirsiniz. Ayrıca Firefox 2 kurulabilecek bir arama motoru olan siteleri algılar ve açılır menüdeki tek bir tıklamanızla sizin için bu arama motorunu kurar.

    Yazılımın Bu Sürümündeki Değişiklikler
  • Daha İyi Bir Web Deneyiminin Tadını Çıkarın
    Firefox 2 çevrimiçi deneyiminizi daha etkin kılmaya yardımcı olacak yeni özelliklerle birlikte geliyor.
  • Web'de Güvenle Yaşayın
    Firefox'un casus yazılımlara, virüslere ve istenmeden açılan pencerelere karşı geliştirilen koruma kalkanına yemleme (ing. phishing) koruması da eklendi.
  • Tarayıcınızı Kendinize Uydurun
    Firefox'u zenginleştirmek için binlerce yararlı eklentiden istediklerinizi seçin. Bu, Firefox'u kendi tarayıcınız hâline getirmenin en kolay yolu.
  • Google ’dan , Elektrik Tasarrufu Sağlayan Yazılım

    Google, yakında kullanıma sunacağı bir yazılım sayesinde, kullandığınız aletlerin toplamda ne kadar elektrik harcadığını hesaplayacak ve böylece tasarruf yapmanıza yardımcı olacak.

    Google, yakında kullanıma sunacağı bir yazılım sayesinde, kullandığınız aletlerin toplamda ne kadar elektrik harcadığını hesaplayacak ve böylece tasarruf yapmanıza yardımcı olacak.

    Google’ın kullanıcıları için yeni çıkaracağı hizmet, ev ve işyerlerinde nekadar elektrik harcandığını hesaplamayı kolaylaştıracak. Bu servis sayesinde, kullandığınız elektrikli aletlerin ne kadar süre içerisinde ne kadar elektrik harcadığını hesaplayabilecek, toplam elektrik israfını azaltmış olacaksınız.

    İnternet devi Google’ın oluşturduğu bir yazılım olan “Enerji Bilgi Sistemi”ni bilgisayarınıza yükleyerek, kullandığınız elektrikli aletlerin tüketim bilgisini gerekli tablolardan alıp bu sisteme girecek ve toplam elektrik harcamasını bu program sayesinde hesaplayabileceksiniz.

    Veriler üzerindeki istediğiniz ayarlamaları yaptıktan sonra, hangi aletlerin kullanımını azalttığınızda, toplam elektrik harcamasında ne kadar tasarruf sağlayabileceğinizi görebileceksiniz.

    Önceden yapılmış bazı çalışmalara göre, bu uygulama sayesinde ev ve işyerlerindeki elektrik harcamasında yaklaşık olarak %15’lik bir tasarruf sağlandığı kaydedilmiş. Günümüz ekonomik şartları düşünüldüğünde, yakında kullanıma sunulacak olan Google’ın bu uygulamasını herkes dört gözle bekleyecektir.

    Abant Kebabı Tarifi


    Malzemeler :

    * 400 gr.kıyma
    * Sıvıyağ
    * 1 soğan
    * Pulbiber
    * Kimyon
    * Tuz, karabiber

    İç harcı için:

    * 2 soğan
    * 4 diş sarımsak
    * 1 kırmızı biber
    * 1 tutam ıspanak
    * 1 kase mantar
    * Sıvıyağ
    * Tuz, karabiber

    Beşamel sosu için:

    * 2 su b.süt
    * 1 çorba k.un
    * Tuz,karabiber
    * Sıvıyağ

    Üzeri için:

    * Kaşar peyniri

    Hazırlanışı :

    Karıştırma kabına kıymayı, soğanı, tuz, karabiber, kimyon ve alabildiği kadar galeta unu ile köftenizi yoğurun. Hazırladığınız köfteyi 6 bezeye ayırın. Bu bezeleri çok derin olmayan çanaklar haline getirin. Yağlanmış fırın tepsisine dizerek 200 derecede pişirin.

    Diğer tarafta iç harcı ve beşamel sosu hazırlayın. İç harcı için soğan, sarımsak ve kırmızı biberi sıvıyağda kavurun. Soğanların rengi dönünce üzerine doğranmış ıspanağı ekleyin. Bu karışımı yarı kıvamda pişirin.

    Beşamel sos için ise unu sıvıyağda kavurun. Üzerine süt, tuz ve karabiber ekleyerek çırparak pişirin.

    Yarı kıvamda pişen köftelerin içine iç harcı doldurun. Kenarlarına mantarı dizerek ortasına beşamel sosu kaşık ile dökün. Kaşar peyniri rendesini üzerine serptikten sonra tekrar 180 derecede pişmeye bırakın.

    Bolu Köftesi Tarifi



    Malzemeler :

    * 350 gr. kıyma
    * 1 yumurta
    * 1 soğan
    * maydanoz
    * ekmek içi
    * tuz, karabiber
    * kekik
    * su

    Garnitürü için:

    * 5 patates
    * 2 soğan
    * tuz, karabiber
    * maydanoz

    Kızartmak için:

    * Sıvıyağ

    Hazırlanışı :

    Karıştırma kabına kıymayı alın.Üzerine 1 adet soğan rendeleyin.Üzerine 1 adet yumurtayı kırın.Üzerine ince kesilmiş maydonoz ekmek içi,tuz,karabiber ve su ilave ederek köfteyi yoğurun.Köfteyi ceviz büyüklüğünde parçalar kopartıp yuvarlak şekil verip hafifçe eliniz ile bastırın.Köfte normal köftelerden biraz daha yumuşak olmalıdır

    .Köfteleri tavada pişirin.Garnitüri için patatesleri yuvarlak halka olarak kesin.Tavada patatesleri kızartın.Daha sonra soğanı piyaz olarak kesin.Tavaya soğanı alın.Üzerine kızarmış patatesleri alın.Üzerine tuz ve toz şeker ialve edip soteleyin.Servis tabağına patatesleri alın.Üzerine köfteleri dizin Üzerine maydonoz ile süsleyip servis edin.

    2009 Yerel Seçimler İzmir Sonuçları

    2009 Yerel Seçimler İzmir Sonuçları

    CHP

    İzmir Büyükşehir : CHP
    Aliağa : CHP
    Balçova : CHP
    Bayındır : CHP
    Bayraklı : CHP
    Bergama : CHP
    Beydağ : CHP
    Bornova : CHP
    Buca : CHP
    Çeşme : CHP
    Çiğli : CHP
    Dikili : CHP
    Foça : CHP
    Gaziemir : CHP
    Güzelbahçe : CHP
    Karabağlar : CHP
    Karaburun : CHP
    Karşıyaka : CHP
    Kemalpaşa : CHP
    Kınık : CHP
    Kiraz : CHP
    Konak : CHP
    Menderes : CHP
    Menemen : CHP
    Narlıdere : CHP
    Ödemiş : CHP
    Seferihisar : CHP
    Selçuk : CHP
    Torbalı : CHP
    Urla : CHP
    Tire : DP

    A4 Tech Glaser serisi satışa sunuldu


    A4 Tech patenti kendisine ait Glaser fare/mouse'larını satışa sundu. Dual Focus Lens kullanan Glaser teknolojisi, optik ve lazer teknolojilerinin birleşiminden oluşmaktadır. Glaser Mouse'lar, yalnızca normal ve parlak yüzeylerde değil, saydam cam yüzeylerde de çalışabilmekte. X6-10D, X6-20MD ve X6-60MD bu seriye ait kişisel ve diz üstü bilgisayar modelleri olup, ürünler %99 oranında tüm yüzeylerde çalışabilmekte. Normal lazer sisteminden daha iyi çalışan ürünler ile, maksimum yüzey uyumluluğu sağlanmakta. Tüm Glaser modellerine, yine A4 tech in geliştirdiği, Windows ve Office uygulamalarında sıklıkla kullanılan 2X-çift tıklama tuşunu da eklenmiş. Yeni Glaser teknolojisinin haricinde; ekonomik fiyatları, şıklık ve ergonomisi ile de dikkat çeken ürünler USB ve PS/2 olarak kullanılabilmektedir. A4 Tech Glaser serisi fare/mouse'ler Multimedya güvencesiyle satışa sunuluyor.

    http://www.gelinmagazalari.com

    81. Oscar ödülleri

    Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi‘nin (1929′dan beri) belirlediği 81. Oscar ödülleri dün gece sahiplerini buldu. Ödüller Los Angeles’daki Kodak Theatre’da Hugh Jackman’ın sunuculuğunda bir törenle verildi. Slumdog Millionaire filmi gecenin gözdesi olurken 8 dalda oscar kazandı, The Curious Case of Benjamin Button (Benjamin Button’un tuhaf hikayesi) ise 3 oscar kazandı. The Dark Knight’daki performansıyla “En iyi yardımcı erkek oyuncu” ödülüne layık görülen Heath Ledger -1979, 22 Ocak ‘08- (The Joker)’in ödülünü ise ailesi aldı.

    İşte 81. Oscar Ödülleri Sahipleri;

    En İyi Film

    The Curious Case of Benjamin Button
    Frost/Nixon
    Milk
    The Reader

    Slumdog Millionaire

    En İyi Yönetmen

    Danny Boyle - Slumdog Millionaire
    Stephen Daldry - The Reader
    Clint Eastwood - Changeling
    David Fincher - The Curious Case of Benjamin Button
    Ron Howard - Frost/Nixon

    En İyi Aktör

    Richard Jenkins - The Visitor
    Frank Langella - Frost/Nixon

    Sean Penn - Milk
    Brad Pitt - The Curious Case of Benjamin Button
    Mickey Rourke - The Wrestler

    En İyi Aktris

    Anne Hathaway - Rachel Getting Married
    Angelina Jolie - Changeling
    Melissa Leo - Frozen River
    Meryl Streep - Doubt

    Kate Winslet - The Reader

    En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu

    Josh Brolin - Milk
    Robert Downey Jr. - Tropic Thunder
    Philip Seymour Hoffman - Doubt

    Heath Ledger - The Dark Knight ( Joker)
    Michael Shannon - Revolutionary Road

    En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu

    Amy Adams - Doubt
    Penelope Cruz - Vicky Cristina Barcelona
    Viola Davis - Doubt
    Taraji P. Henson - The Curious Case of Benjamin Button
    Marisa Tomei - The Wrestler

    En İyi Senaryo

    Courtney Hunt - Frozen River
    Mike Leigh - Happy-Go-Lucky
    Martin McDonagh - In Bruges

    Dustin Lance Black - Milk
    Andrew Stanton & Jim Reardon - Wall-E

    Uyarlama Senaryo

    Eric Roth & Robin Swicord - The Curious Case of Benjamin Button
    John Patrick Shanley - Doubt
    Peter Morgan - Frost/Nixon
    David Hare - The Reader

    Simon Beaufoy - Slumdog Millionaire

    En İyi Animasyon Filmi

    Bolt
    Kung Fu Panda

    Wall-E

    En İyi Yabancı Film

    Der Baader Meinhof Komplex
    The Class

    Departures (Japonya)
    Revanche
    Waltz With Bashir

    Art (yaratıcılık)

    Changeling
    The Curious Case of Benjamin Button
    The Dark Knight
    The Duchess
    Revolutionary Road

    Sinematografi (Film Çekme Sanatı)

    Tom Stern - Changeling
    Claudio Miranda - The Curious Case of Benjamin Button
    Wally Pfister - The Dark Knight
    Chris Menges & Roger Deakins - The Reader

    Anthony Dod Mantle - Slumdog Millionaire

    Belgesel

    The Betrayal (Nerakhoon)
    Encounters at the End of the World
    The Garden

    Man on Wire (James Marsh ve Simon Chinn)
    Trouble the Water

    Kısa Belgesel

    The Conscience of Nhem En
    The Final Inch

    Smile Pinki (Megan Mylan)
    The Witness - From the Balcony of Room 306

    Kısa Animasyon

    La Maison en Petits Cubes (Kunio Kato)
    Lavatory - Lovestory
    Oktapodi
    Presto
    This Way Up

    Görsel Efekt

    The Curious Case of Benjamin Button
    The Dark Knight
    Iron Man

    En İyi Kostüm Dizaynı

    Australia
    The Curious Case of Benjamin Button

    The Duchess (Michael O’Connor)
    Milk
    Revolutionary Road

    Makyaj

    The Curious Case of Benjamin Button
    The Dark Knight
    Hellboy II: The Golden Army

    Film Düzenleme

    The Curious Case of Benjamin Button
    The Dark Knight
    Frost/Nixon
    Milk

    Slumdog Millionaire (Chris Dickens)

    Ses Miksajı

    The Curious Case of Benjamin Button
    The Dark Knight

    Slumdog Millionaire (Ian Tapp, Richard Pryke and Resul Pookutty)
    Wall-E
    Wanted

    Ses Düzenleme

    The Dark Knight
    Iron Man
    Slumdog Millionaire
    Wall-E
    Wanted

    En İyi Kurgu

    Alexandre Desplat - The Curious Case of Benjamin Button
    James Newton Howard - Defiance
    Danny Elfman - Milk

    A.R. Rahman - Slumdog Millionaire
    Thomas Newman - Wall-E

    En iyi Film Müziği

    “Down to Earth” from Wall-E
    “Jai Ho” from Slumdog Millionaire
    “O Saya” from Slumdog Millionaire

    "Su Savaşları", Kimin Savaşı?* (Tahir ÖNGÜR)

    İki Sümer kent devleti, Lagash ve Umma arasında 4500 yıl önce sulamada kullanılacak suların paylaşımı konusunda çıkmış olan savaş, “Su Savaşları”ndan söz eden herkesin değindiği bir olay. Son yüzyılın içinde de Nil, Ürdün, Ganj ve Parana Irmakları, komşu ülkelerin çekişmesine neden olmuştu.

    Ama, bu hep te böyle olmadı.

    Oregon Devlet Üniversitesi’nden Profesör Aaron Wolf’a göre su için savaşılabilmesinin "… yalın açıklaması, suyun savaşmaya değecek kadar değerli oluşudur. Birleşmiş Milletler sık sık suyla ilgili çatışmaları çözmek zorunda kalıyor.” O’na göre, akbabaların öldürülen Umma savaşçılarının kellelerini almış uçarken kazınmış olduğu bir kaya anıtıyla bugüne kadar belgelenerek gelen Lagash ve Umma arasındaki savaştan bu yana aslında su için pek önemli bir savaş olmamış; buna karşılık, 805-1984 yılları arasında suya ilişkin en az 3600 uluslar arası anlaşma imzalanmış. Gerçekten de, Aaron Wolf’un (1998) çalışmasına göre de suyla ilgili işbirlikleri, çatışmalardan çok daha fazla. Aynı ırmağın kenarında yer alan ülkeler arasında 1918-1994 yılları arasında yaşanan 412 bunalımdan yalnızca yedisinin suyla ilişkili olduğu belirtiliyor.

    Reuters’ten Alister Doyle, siyasetçiler hep artan nüfus ve iklim değişikliği nedeni ile ortaya çıkan su yetmezliğinin, bu yüzyılda milyarlarca kişinin temiz içme suyuna erişemediği dünyamızda çatışmalara neden olacağı uyarısını yaptıklarını anımsatıyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan da daha 2001’de “tatlı ve temiz su için şiddetli bir yarışın oluşu gelecekte çatışmaların ve savaşların kaynağı olabilir” demişti

    Sık hatırlatılan bir başka şey de İngilizce’deki "rival" (karşıt) sözcüğünün Latince’deki “aynı ırmağı paylaşanlar” anlamı taşıyan "rivalis" sözcüğünden gelişi.

    Ama, başka uzmanlar uluslar arası "su savaşları"nın olası olmadığı düşüncesinde. Uluslararası Su Yönetimi Enstitüsü (IWMI) Başkanı Frank Rijsberman "İşbirliğinin yararları o kadar büyük ki su için savaşılacağını hiç sanmıyorum" diyor.

    BM Kalkınma Programı (UNEP) yöneticisi Achim Steiner ise suyun ileride çatışma nedenlerinden biri olabileceğini söyleyenlerden. O’na göre, aynı ırmağı paylaşan ülkelerin sınırları bunun için aday: "Üçüncü Dünya Savaşı’nın sudan ötürü çıkacağına inananlardan değilim. Ama, su kıtlığı büyüdükçe çatışma olasılığının artacağı da açık".

    Gerçekten de su kıtlığı hızla büyüyor. Rijsberman geçen yıl, BM’in hazırlanmasını desteklediği bir raporunda dünyada her üç kişiden birinin suyun kıt olduğu bölgelerde yaşadığını ve 2050 yılında suya talebin ikiye katlanacağını ve tarımın bütün insanların kullandığı suyun yüzde 74’ünü alacağını yazıyordu. Biyoyakıt üretmek için ek bitkiler yetiştirilmesi ve daha çok erozyon, kuraklık ve taşkına neden olacak olan küresel ısınma da, su sağlama olanakları üzerinde yeni baskılar yaratacak. Rapora göre, yine de iyi bir planlama ile yeterli suya erişmek olanaklı.

    "Eğer iki ülke arasında bir savaş çıkarsa, su bunun 15. nedeni olabilir" diyen Su Yönetimi İçin Üçüncü Dünya Merkezi Başkanı Asit Biswas, "Ama, medyada yer almak istersem bunun en kolay yolu bir su savaşının Orta Doğu’da kopacağını söylemem olur. Oysa, sudan ötürü çıkan son savaş binlerce yıl önce idi." Biswas’a göre sorunlardan biri suyun, çoğu zaman petrol gibi, yeniden kullanılamayan bir ürün/mal olarak görülmesi. Oysa örneğin Kolorado Irmağı’nın suyu elektrik elde etmek, sulama ve kullanım suyu elde etmek amacıyla yedi kez kullanılıyor.

    İsrail ile su anlaşmalarını yürüten Filistin’li Shadad Attilik "Orta Doğu’da su sorununu doğru koyamazsak bir savaş çıkabilir. Su kıt ve konu su olunca, bu yaşamsal" diyor. Bunu Filistinli birisinin söylemesi anlaşılabilir. Çünkü, Gazze kuşağındaki yaşamsal akiferler kirletilmiş ve sağlık sorunları yaratıyor: "Dişleri sararmış bir Filistinli gördüğünüzde bilin ki o Gazze’den gelmiştir" deniyor.

    Pensilvanya Üniversitesi’nden siyasal bilimci Frederick Frey ise suyun “siyasal anlamda dört temel önemi” olduğunu düşünüyor. “Su aşırı önemli, kıt, eşit dağılmıyor ve paylaşılmak durumunda. Bu özellikler, suyla ilgili çatışmaları, başka kaynaklarla ilgili çatışmalardan daha olası kılıyor. Bu çatışmaları, nüfus artışı ve suyu israf eden ekonomik kalkınma modeli kışkırtıyor. ”

    Ülkeler arasında suyla ilgili çatışmalar özellikle ırmaklar, göller, vahalar ya da kuyular için çıkıyor. Örneğin, Kenya’da geçen yıl düzinelerce insan kıt su ve otlaklardan yararlanmak için göçebelerle savaşta öldü. Tamil Kaplanları hükümete karşı ayrılıkçı savaşlarında bent ve kanal kapaklarını kapatmakla suçlandılar. 2006 yılında Tamil Kaplanları kuzeydoğu Trincomalea bölgesindeki hükümet denetiminde bulunan 60.000 nüfuslu Kantalai kentine su sağlayan Maavilaru Barajı’nın kapaklarını kapattığında ateşkes bozulmuş ve bombardımanın da eşliğindeki iç savaş kızışmıştı. Su yollarına müdahale ile başlayan bu çatışmalarda 500’den çok kişi öldü.

    Steiner’e göre su kıtlığından en çok etkilenen ülkeler zaten çatışma içinde olan Çad, Sudan ve Somali, biraz Etyopya, Pakistan’ın bir bölümü, güney Hindistan ve Çin.

    Toronto Globe and Mail’den Thomas Homer-Dixon 1995’te DB Sürdürülebilir Kalkınma Başkan Yardımcısı İsmail Serageldin’in açıkladığı bir rapora değiniyor. Rapora göre Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Hindistan ve Çin’i de kapsayan birçok ülkede "su krizi" yükseliyor. Yakın gelecekte su, pek çok yerde tarım için toprak yetersizliğinden daha büyük bir kısıtlayıcı olacak. Su kıtlığı ve kirliliği birçok yoksul ülkenin ekonomik gelişmesini kısıtlıyor. Her 21 yılda ikiye katlanan küresel su talebi karşılanamadığı için doğan toplumsal gerilimler gittikçe kötülemekte. Serageldin’e göre gelecek yüzyılın savaşları petrolden ötürü değil sudan ötürü çıkabilir.

    Oysa, Wolf’un incelemelerine göre, dünyada 1999 öncesi 50 yıl boyunca “su savaşı” olmamış; ama, çeşitli ülkelerin arasında suyla ilişkili 37 askeri eylem yaşanmış. İlginç olan bunun 30’unun İsrail ile komşuları arasında geçmiş olması. Askeri saldırılar arasında İsrail’in 1960’te Suriye’nin Ürdün nehri yukarı kesiminde başlattığı “Tüm Araplar İçin Su” projesinin bir parçası olan çevirme yapılarını yıkışı anılabilir. Ortadoğu Barış Süreci’nde İsrail’li görüşmecilerden olan Hidroloji Profesörü Uri Shamir yine de şöyle söylüyor: “Barış için bir siyasal niyet varsa, su sorunu bunu engelleyemez. Ama, savaşmak için neden arıyorsanız, su size iyi bir fırsat verir. ” Nitekim, ne 1923’te manda topraklarının sınırları çizilirken ve ne de 1948’de ateşkes hatları belirlenirken su kaynakları göz önüne alınmamıştı. Gershon Baskin’in değerlendirmesine göre, İsrail 1993 yılı içinde Batı Yakası akiferlerindeki kadar su satın almış ve yine de suyun mal oluşu İsrail’in ulusal gelirinin %0,67’sini geçmemişti. Su tek başına savaş nedeni olamazdı. Ama, izleyen çatışmalarda Filistin’in su kaynaklarına el koymak ya da komşu arap ülkelerinin su yapılarına zarar vermek İsrail’in bir bölgesel hegemonya taktiği olarak kullanıldı.

    Yoksa, işbirliklerinin işaretleri de çok. İndüs Nehri Komisyonu da, Hindistan ve Pakistan savaştayken bile çalışmalarını sürdürmüştü. İsrail ile Ürdün, teknik olarak savaştayken bile 1950’den beri Ürdün Nehri’nin yönetimi için gizli görüşmeler yapıyor. Oxford Üniversitesi’nden Julie Trottier’in (2004) “Su Savaşları”nı bir hegemonik kavram, egemen sınıfların hegemonyalarını pekiştirmede yararlandıkları ve ısrarla yaymaya çalıştıkları bir kavram olarak nitelediği çalışması da, özellikle İsrail siyasal yaşamında Arap-İsrail çatışmalarında suya nasıl ayrı bir yer verildiği ve bazen gerçek dışı propagandalarla bunun nasıl canlı tutulmaya çalışıldığı ortaya konuyor.

    Buna karşılık, yenilen, baskı altında tutulan taraf olan Arap topraklarında su kıtlığını sürekli olarak arttırmak ve Arapları bu topraklardan sürmenin bir aracı olarak kullanmak, Araplar arasında da “su savaşları” kavramının yer etmesini sağlayabiliyor.

    Geleceğin “su savaşları”na gebe olduğunu düşünenlerin, bu konuda kalıcı bir zaferin nasıl sağlanabileceği üzerine düşünmesi de gerekli. Stockholm Uluslararası Su Enstitüsü’nden Anders Jaegerskog "eğer bir nehrin tümünü denetleyebilecek şekilde bölgeye egemen olursanız, orada yaşayanlara da su sağlamak zorundasınız. Bir su savaşının nasıl kazanılabileceğini düşünmek çok zor." diyor. Bunun gibi, uluslar arası ilişkiler uzmanları, özellikle de Toronto Üniversitesi Barış ve Çatışma Programı araştırmacıları geçmiş savaşlarda yaşanan yenilenemeyen doğal kaynakların talanının, yenilenebilir kaynaklar için geçerli olmadığını düşünüyor. Tarihte ve günümüzde dolaysız biçimde yenilenebilir kaynaklar için çıkmış bir savaş örneği yok. Komşu bir ülke suyu ve tarım topraklarını alıp götüremiyor. Öte yandan ekonomileri yenilenebilir kaynaklara çok bağımlı ülkeler genellikle oldukça yoksul ve saldırıda kullanabilecekleri ordu ve silahlara sahip olmaları da çok zor. Bu nedenlerle su gibi yenilenebilir kaynaklar için savaş çıkması olasılığı daha düşük.

    Nehirlerin paylaşımı buna istisna oluşturuyor. Dünya nüfusunun yaklaşık olarak %40’ı birden çok ülkenin paylaştığı 263 nehir havzasında yaşıyor. Bu havzaların üçte ikisinde ortak su yönetimine ilişkin bir anlaşma yok. Konu ilk bakışta göründüğünden daha karmaşık ta olsa, bu havzalarda “su savaşı” riski hızla artıyor. Akış yönündeki ülkeler ulusal varlığını belirleyecek kadar bu suya bağımlı ise; kaynak tarafındaki ülke suyun akışını kısıtlamak durumunda ise; iki ülke arasında tarihten gelen bir çatışma kültürü varsa; ve en önemlisi, akış tarafındaki ülke askeri açıdan daha güçlü ise risk yüksek. Dünyada bütün bu koşulların geçerli olduğu havza ise çok az. En tipik örnek Nil. Mısır nehrin suyuna çok bağımlı, tarihsel olarak havza yukarısındaki komşuları olan Sudan ve Etyopya ile çatışadurmuş ve ötekilerden çok daha güçlü. Açıkçası Mısır Nil’den yararlanabilmek için birçok kere savaşa yaklaşmış ta.

    Ancak, Ganj Nehri’ndeki durum daha geçerli. Hindistan şimdilerde burada büyük Farakka Barajını kuruyor ve bu, akış aşağısındaki Bangladeş’in tarım alanları, balıkçılık alanları ve köylerinde yıkıcı etkiler doğuracak. Yine de burada bile savaş olasılığı zayıf. Aynı durum, Mekong, İndüs, Pirana ve Fırat için de geçerli.

    Gerilim yaratmaya yatkın girişimler daha çok baraj yapımlarıyla ortaya çıkıyor. Yapılan bir değerlendirmeye göre 5 kıtada 51 ülkenin ilintili olduğu böylesi havzalar var. Postel ve Wolf(2001)’in hazırladığı harita bu havzaları gösteriyor. Siyahımsı renkli olan havzalar risk altındaki havzalar. Koyu kırmızı renkle gösterilenler çatışma ya da anlaşmalara konu olan havzalar. Sarı renkli alanlar uluslar arası havzalar.

    Chietigj Bajpaee’nin hazırladığı bir rapora göre, yeni yüzyılda bu gerilimlerde Asya öne çıkacak gibi. Asya’da, 57 ülkeler arası su havzası var. Orta Asya, Güney Asya ve Mekong Havzası en gergin bölgeler. Orta Asya’da Hazar Denizine kıyısı olan ülkeler arasındaki sınır sorunları ve Siri Derya ve Amu Derya nehirlerinin sularının kullanımında kaynak bölgesi ülkeleri olan Kırgızistan ve Tacikistan ile akış aşağı ülkeler olan Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan arasındaki gerilimler başı çekiyor. Güney Asya’da, Wular Barajı ile ilgili Hindistan-Pakistan gerilimi, Farraka Barajı ile ilgili Hindistan-Bangladeş gerilimi ve Mahakali Irmağı Anlaşması ile ilgili olarak ta Hindistan-Nepal gerilimleri önemli. Güneydoğu Asya’da Mekong Irmağı’nı denetleyecek olan barajlar yapmaya kalkışan 6 ilgili ülke, Kamboçya-Çin-Laos-Mynamar-Tayland-Vietnam arasında gerilimler çıkıyor.

    Image

    Bu bölgelerde, bu anlaşmazlıkları yönetmek üzere oluşturulan 1957 Mekong Irmağı Komitesi ve onu izleyen Mekong Irmağı Komisyonu; Hindistan ve Pakistan arasında yapılmış olan 1920 Sarada, 1954 Kosi ve 1959 Gandak anlaşmaları; yine Hindistan ve Pakistan arasında 1960’ta yapılan İndüs Irmağı anlaşması; 1977 tarihli Hindistan-Pakistan Ganj Irmağı anlaşması; ve Kazakistan-Özbekistan arasında bağıtlanan 1988 tarihli “Siri Derya Havzasının Su ve Enerji Kaynaklarınn Kullanımı Anlaşması” her şeyi çözemeyen gelişmeler oldu.

    Olası bir su çatışmasına aday bir bölge de Çin’den doğup Myanmar ve Tayland’a akan Salween Irmağı. Üç ülkenin de barajlar ve kalkınma projeleri var. Ama aşağıdaki iki ülke bir şey yapamazken, yeni süpergüç Çin suyu paylaşmaya yanaşmıyor. BM’in 1997 uluslararası sular konvansiyonunu imzalamamış olan üç ülkeden biri olan Çin’in Tibet’teki kalkışma, Bangkok’taki afyon üretimi ve aşırı artan nüfusundan ötürü de sıkıntıları var. Bu örnek, su kıtlığının aslında var olan anlaşmazlıklar ve gerilimlere ek bir etken olduğunu gösteriyor.

    Mekong Havzası en çok sayıda insanı ilgilendiren en gergin yörelerden biri. Asya Kalkınma Bankası Mekong alt havzasında 1992’de ticaret ve iletişim ağlarıyla bir kalkındırma girişimi başlatmıştı. Altı ülke arasında elektrik ağı kurulacaktı. Mekong Havzası 6 milyon kilometre kare alana sahip ve burada 240 milyon kişi yaşıyor. Tibet Plato’sunda doğan 4880 km uzunluklu Mekong Çin’in Yunnan Bölgesi, Myanmar, Laos, Tayland, Kamboçya ve Vietnam’dan geçip Güney Çin Denizi’ne boşalıyor. Dünyada iç sulardan elde edilen balığın %20’si buradan elde ediliyor. 70 milyon kişi de besin, su ve ulaşımını bu ırmaktan sağlıyor.

    Çin elektriğinin %60’ını hidrolikten sağlıyor ve çok sayıda büyük baraj projesi var. Bunların büyüklerinden bazıları da Mekong Havzası’nda. Burada, ilki 1996’da tamamlanan Manwan Barajı olan birbirini izleyen sekiz büyük baraj yapılacak. Bunlar yapıldığında havzanın aşağı ülkelerinde çok önemli kayıplar olacak. Çin bu girişimleri ile, ilgili ülkelerle işbirliğine yanaşmadığı gibi, bilgi vermekten bile kaçınıyor. Bu durum öteki ülkeleri de kendi projelerini yaşama geçirme doğrutusunda zorladı.

    Geçmişte, üç güney Asya ülkesi Pakistan-Bangladeş-Nepal, Hindistan ile su konusunda çatışmalar yaşadı. Dünyanın “Kutsal Sular” bölgesi, “Kutsal Savaşlara” itildi. Aralarında 1960 İndus Irmağı Anlaşması olsa da akarsuların kaynak kesimlerinde egemen olan Hindistan hep Pakistan’ın suçlamalarını göğüslemek zorunda kalıyor. Hindistan, doğusundaki Çin-Bangladeş-Nepal ile de, Amazon’dan sonra dünyanın en çok su akıtan akarsu sistemindeki uygulamalarından ötürü gerginlikler yaşıyor. Mahakali Irmağı üzerinde Tanakpur Barajı’nın yapımı 1998’de gerilimi arttırdı. Hindistan’dan Bangladeş’e tam 54 ırmak akıyor. Başka sınır anlaşmazlıklarının yanında bu suya yaşamsal bağları olan Bangladeş ve Hindistan her şeyden önce aralarındaki sınırın 180 km’lik bölümünü oluşturan Ganj Irmağı kıyılarına beton setler yaparak karşı tarafta erozyona neden olmakla suçluyorlar, birbirlerini. Hindistan’ın 1970’te yaptığı Farraka Barajı’nın Bangladeş’e akan suyu azaltması da bir başka gerilim nedeni. Bangladeş, Hindistanı Yukarı Ganj’daki akım verilerini kendisine vermeyip taşkınların zararlarının önlenebilmesini engellemekle suçluyor. Son olarak Hindistan’ın iki büyük ırmak arasında su aktarımına yönelik 15 milyar dolarlık projesinin de, Bangladeş’in Brahmaputra ve Ganj ırmaklarından bugünküne göre çok daha az su alabileceği kaygısından doğan bir gerginlik var.

    Çin’in Tibet ırmaklarından GD Asya’ya su çevirme planları da bu dört ülkeyi birlikte endişelendiriyor.

    Kısacası Asya’lıların %20’si zaten yeterli suya erişemezken, kıtadaki 60 kadar su havzası da ülkeler arası gerilimlere konu ya da buna aday.

    Güney Afrika’da Bostwana ve Namibya da defalarca çatışmanın eşiğine geldiler, su yüzünden. Kuzey Afrika’da Kaddafi Libya’sının fosil suları tüketmeye başlaması başta Cezayir olmak üzere komşularını germeye başladı.

    ABD ve Meksika arasında Kolorado Irmağı suyunun paylaşımı konusunda süregelen anlaşmazlıklar var.

    Bütün bunların yanında Mezopotamya’nın yaşam suyu Fırat ve Dicle ırmakları üzerinde Türkiye’nin art arda kurduğu barajlar da, gelecekte su savaşı çıkarmak için olası nedenler arasında sayılmaya başlandı. Orta Doğu’nun yer altı kaynaklarını paylaşmak için her türlü insanlık dışı eylemden kaçınmayan küresel kapitalizm, gelecekte bu suları egemenlik politikalarının gereklerine göre savaş ya da barış nedeni olarak kullanmak üzere, dillendirmek ve ilgiyi diri tutmaya kararlı görünüyor.

    Su kıtlığına, dolayısıyla olası su savaşlarına karşı yapılabilecekler var, kuşkusuz. Bunların başında dünyadaki su tüketiminin %70’nin gerçekleştiği tarımda sulama verimliliğini arttıracak geleneksel ve yeni teknikleri yaygınlaştırmak geliyor.

    “Su savaşları”nı gündemde tutmaya, dünyanın her yerinde egemenlik kurmak ve bunu sürdürmeye kararlı olan emperyalizm, siyasal ve kültürel hegemonyasını sürdürmenin önemli bir aracı olarak kullanıyor “su savaşı” hayaletini.

    Ama, hiç kimse su kıtlığının, yüzmilyonlarca kişiye besin ve hijyen sağlanamamasına, çok büyük insan topluluklarının yoksullaşmasına neden olduğuna, salgın hastalıklardan kırılmasına, toplumsal huzursuzluk ve şiddetin yayılmasına, göçlere neden olduğundan söz etmekten ısrarla kaçınıyor. Su nerede kıtsa orada devasa projelerle baraj ve sulama yapılarını dayatıyor, bunu finanse ediyor gibi yapıp o ülkeleri daha da borçlandırıyor, su çevriminin düzenini bozuyor, insanları topraklarından ediyor. Dayattıkları kütlesel endüstriyel tarım ise aşırı gübre ve ilaç kullanımını, aşırı sulamayı, suların giderek tuzlanmasını, toprakların artık ırmaklardan beslenememesini, tuzlu sularla çoraklaşmasını, … yıkımı dayatıyor. Fazla üretim yüzmilyonlarca yetersiz beslenene ulaşmıyor da, borsa fiyatlarına göre bazen denize dökülüyor.

    Yine hiç kimse asıl savaşın yeterli nitelik ve nicelikte suya erişemeyen halk kesimleri ile “su tüccarları”, sudan rant sağlayanlar arasında başladığını kabul etmek istemiyor. Tersine küresel kapitalizm, dünyanın bütün kentlerinde su sağlama, iletme ve dağıtma işletmelerini özelleştirip suyu pahalılaştırmayı, dünyanın bütün akarsularını özelleştirip suya erişime fiyat biçmeyi, her yerde endüstrinin kirlettiği suyu kamu kaynaklarıyla temizlemeye, suyu her yönüyle ticarileştirmeyi hırsla sürdürüyor.

    Binlerce yıldır yaşanmayan su savaşları, kapitalizmin egemen olmasıyla kapıya dayanmıştı. Şimdi, küresel kapitalizm bunu bir tehdit, bir silah olarak ta kullanıyor, komşu ülkeleri birbirine düşürüp egemenliğini pekiştirmeye çalışıyor.

    Bunun için “Su Savaşları”nın kapıda olduğu inancını yaymaya ve pekiştirmeye çalışıyor.

    Hayır, asıl “su savaşı” suyun ticarileştirilmesine karşı çıkan halklarla, suya el koymaya kararlı kapitalistler arasında başladı bile. Bolivya’da, Brezilya’da, Arjantin’de, Hindistan’da, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde, İtalya’da, İstanbul Maden Mahallesi’nde, Çorlu’da, Beyşehir’de, Rize’de, Munzur’da, Hasankeyf’te bu savaşın örnekleri izleniyor. Bu savaş kanlı, bombalı değil; ama, çok kararlı ve örgütlü olacak.

    Tahir ÖNGÖR, Jeoloji Yüksek Mühendisi

    *Makale TMMOB JMO Bülteni için hazırlanmıştır.


    Kaynak

    SU İÇİN 15 MART'TA İSTANBUL SOKAKLARINA...

    5. Dünya Su Forumu 16-22 Mart 2009 tarihleri arasında İstanbul'da düzenlenecek. Sermayenin yeni gösteri alanı İstanbul. İstanbul; ulusötesi sermaye tekelleri ve müstakbel yerli ortaklarının, hükümet sözcülerinin hep bir ağızdan su işini kotarabilenin ancak kendileri olacakları mesajlarını verecekleri; 90 milyar dolarlık pastanın dilimleneceği bir mekan mı olacak?

    15 Mart günü, antikapitalist, emekten, doğadan yana olan bizler yaşamı savunmak için tüm dünyadan gelecek, İstanbul sokaklarında buluşacağız.

    Salonlar onların olsun, İstanbul sokakları bizim!

    Ekoloji Kolektifi olarak SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR !
    diyen herkesi mücadelemizi ortaklaştırmaya, 15 Mart'ta Kadıköy meydanına çağırıyoruz.

    ekolojistler.org

    Su özelleştirilecek mi?

    TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Burçak Karaman Uysal, 5. Dünya Su Forumu'nda, ''suyun eşit paylaşımı konusuna öncelik verileceği'' şeklindeki politika ve söylemleri inandırıcı bulmadıklarını belirtti.

    AA

    Ankara- TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Burçak Karaman Uysal, yaptığı yazılı açıklamada, 16-22 Mart'ta İstanbul'da gerçekleştirilecek 5. Dünya Su Forumu'nun, Türkiye'de suyun özelleştirilmesi sürecinde önemli bir dönüm noktası olacağını öne sürdü.

    Dublin'de, 1992'de düzenlenen Su ve Çevre Konferansı'ndan bu yana, suyun küresel piyasa aktörleri tarafından ekonomik bir mal olarak tanımlandığını ve üretiminden dağıtımına kadar suyla ilgili bütün sürecin piyasa mantığıyla yönetilmesinin savunulduğunu ifade eden Uysal, böylelikle su yönetiminin siyasetin dışına itildiğini ve kamunun ''etkin olmayan'', ''israfa yol açan, verimsiz yönetiminin'' sona ereceğinin iddia edildiğine dikkati çekti.
    Uysal, şunları kaydetti:
    ''Su üzerine bugüne kadar yürütülen küresel politikalar ve bu politikaların aktörleri tarafından düzenlen Dünya Su Konseyi'nin şemsiyesi altında İstanbul'da 16-22 Mart 2009'da düzenlenecek '5. Dünya Su Forumu'nda, 'suyun eşit paylaşımı konusuna öncelik verileceği' gibi politika ve söylemler inandırıcı değildir.

    Bu süreci ve küresel sermayenin yeni pazar arayışlarını gören, bununla yüzleşmek ve hesaplaşmak isteyen kurumlar, örgütler, insanlar, suya erişimin temel bir hak olduğunun bilinci ile seslerini yükseltiyorlar. Dünya Su Forumu'na karşı, 'Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu' adı altında toplanan örgütler, halkın taleplerinin yükseleceği, yaşam savunucularının söz ve eylemlerinin esas olacağı bir dönemin ilk adımlarını atıyorlar.

    Bu sürecin öznesi olan bizler de suyu piyasa değeri olan bir meta değil, insanlığın ve doğanın ortak varlığı olarak kabul eden ve tüm canlılar için temel bir hak olduğunu düşünenleri, sorunun sadece teknik değil doğrudan politik bir mesele olduğunun bilinciyle bir an önce harekete geçmeye davet ediyoruz. Suyun 'politik' bir konu olması, onu toplumsal mücadele alanının odağına yerleştirmektedir. Kapitalizmin su konusunda yarattığı yanılsamalar, ancak böyle bir toplumsal mücadele içinde ortadan kaldırılabilir. Dünyada yaşamın devam edebilmesi için yeteri kadar su vardır. Su varlıklarımızı gerektiği gibi koruyabilirsek ve kamusal bir yaklaşımla yönetebilirsek, herkese yeterli, temiz ve ücretsiz su temin etmek mümkündür.''

    Uysal, Dünya Su Forumu'na doğru, ''Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu'' tarafından, forumun düzenleneceği İstanbul'da, 15 Mart Pazar günü miting düzenleneceğini bildirdi.

    12 Mart 2009

    Şizofreninin ilk farkedildiği yer okul

    Antalya - Avusturya'daki Inssbruck Üniversitesi Psikiyatri Bölüm Başkan Yardımcısı ve Biyolojik Psikiyatri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Walter Fleischhacker, dünyada her 100 kişiden birinin yakalanma ihtimali olan şizofreni hastalığının ilk fark edildiği yerin okul olduğunu söyledi.

    Belek beldesinde düzenlenen Şizofreni Akademisi toplantısına katılan Prof. Dr. Walter Fleischhacker, yaptığı açıklamada, dünyada her 100 kişiden bir kişinin yakalanma ihtimali olan şizofreninin, erkeklerde 15 - 25, kadınlarda 25 - 35 yaş arasında ortaya çıktığını kaydetti. Şizofreni hastalığına yakalanmada genetik yatkınlığın yanı sıra kişinin maruz kaldığı stres faktörünün de etkili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Fleischhacker, şizofreninin, hastalığa yakalanana olduğu kadar, ona bakan ailesi ile topluma da maddi ve manevi büyük bir yük getirdiğini belirtti.

    Diğer pek çok hastalıkta olduğu gibi şizofreni hastalığında da erken teşhisin önemli olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Walter Fleischhacker şunları söyledi:

    "Bir kişinin şizofreniye yakalandığını genelde ilk fark eden sınıf arkadaşları oluyor. Örneğin, 'En iyi arkadaşımdı ama artık onu anlayamıyorum' diyorlar. Öğretmenler de aynı şekilde, mükemmel bir öğrenci olan çocuğun derslerinde başarısız olmaya, takip edildiği, birinin onu öldüreceği gibi tuhaf inançlara kapıldığını gözlüyor. Genel ilgi alanlarını, hobilerini ve insan ilişkilerini yitirdiğini fark ediyor. Kişisel bakımına eskisi kadar özen göstermediğini görebiliyor. Şizofreninin erken teşhisinde eğitim kurumlarına çok iş düşüyor. Bu nedenle dünyada birçok ülkede şizofreniyi önleme programları çerçevesinde okullara uzman gönderilerek okul psikologları ve öğretmenler eğitiliyor. Çağımızda maalesef anne ve babalar, çocuklarının eğitiminin sorumluluğunu öğretmenlerin üzerine yüklemeye başladı. Oysa aileler, çocuklarının öğretmenleri ve arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurarsa, onun hastalığa yakalandığını çok çabuk anlayabilir."

    Fleischhacker, şizofrenide erken dönemde yeni nesil ilaçlarla tedaviye başlandığında hastalık belirtilerinin tamamen ortadan kalkmasında yüzde 40 oranında başarı elde edildiğini, hastaların yüzde 80'inde ise belirtilerin gerilediğini sözlerine ekledi.

    Kaynak : Anadolu Ajansı

    Telefonsuz ADSL olabilir mi?

    Aşağıdaki sayfada, bir Türk Telekom müşterisi, Telefon hattını iptal ettirip, ADSL hizmetinden faydalanmaya devam ettiğini mahkeme kararı ile ispatlamış... İster inanın ister inanmayın...



    http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=21561

    Mahkeme Kararı:
    http://www.turkhukuksitesi.com/showpost.php?p=137876&postcount=5

    Bu mahkeme kararı örnek teşkil eder.. Ama Türk Telekomcular ADSL hizmetinin verilmesi için Telefon hizmetinin de alınması gerekliliğini teknik şart olarak öne sürmüşler.. Tamamen yalan..
    Çünkü ; aşağıda da belirtildiği gibi, "Bu yüzden 4077 Sayılı kanunun 5. maddesi gereğince bir mal veya hizmetin satışı, başka mal veya hizmetin satın alınmasına bağlanamayacağından..."

    Hüküm : Tüketici Yunus ABDULLAHOĞLU un 235 xx xx telefon hattı üzerinden çalışan 1878011035P nolu ADSL hattı hakkındaki şikayeti görüşülmüş olup, bilirkişinin teknik raporunda Türk Telekom un altyapısının sabit telefon olmadan da kullanıma müsait olduğu bildirilmiştir. Bu yüzden 4077 Sayılı kanunun 5. maddesi gereğince bir mal veya hizmetin satışı, başka mal veya hizmetin satın alınmasına bağlanamayacağından, tüketicinin telefon hattının iptali talebinin haklılığına, Türk Telekom un hattı iptal etmesine ve kararın taraflara tebliğine, tüketici mahkemesine itirazı kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi

    ADSL’de rekabet iyice kızıştı



    Bundan birkaç sene önce internet servis sağlayıcılar dial-up abonesi kapma savaşındaydı. Bugün savaşçıların çoğu değişti, uğrunda savaşılan da değişti. Yeni amaç ADSL aboneleri…

    Smile ADSL, Tellcom, TTNET, Turk.net ve son olarak Koç.net… Bu şirketlerin Turk.net dışında hepsi Türk Telekom’un altyapısını kullanarak servis sağlıyor. Turk.net, Netone Telekom yardımıyla sağlanan ADSL altyapısı üzerinde hizmet veriyor.

    Son günlerde bu şirketler abone kapma yarışı içerisindeler. Vatan Gazetesi bu şirketleri ve kampanyalarını mercek altına yatırmış.

    HTC Touch Pro2 şimdi daha fazla göz alıcı




    HTC’nin yenilenen bir diğer serisi de Touch Pro oldu. Artık demode olmuş VGA ekranının yerine 3.6 inç, 800×480 çözünürlüklü ekran eklenen Touch Pro2 de ekranın hemen altında dokunmaya duyarlı yakınlaştırma çubuğu da bulunuyor.

    512 MB ROM ve 288 MB RAM’e sahip olan cihazda microSD genişleme yuvası ve 3.2 megapiksellik web kamerası da bulunuyor. HTC’nin “Straight Talk” adını verdiği teknoloji ile desteklenen Touch Pro2 ile eposta, telefon veya telekonferans konuşmaları arasında dönüşüm yapılabiliyor. Ayrıca telefonu çevirerek yüksek performanslı, çift hoparlörleri aktif etmek mümkün, özellikle telekonferans görüşmeleri için hoş bir özellik. 2009′un ikinci çeyreğinde Asya ve Avrupa’da satışa çıkacak ürün yaz mevsiminin başında diğer pazarlarda da olacak.

    Yurtdışı internet çıkış hızı arttı

    Özellikle ADSL’in giderek yaygınlaşmasından ve bağlantı hızlarının yükseltilmesinden sonra bu kadar fazla trafiğin nasıl kaldırılacağı, yurtdışı web sitelerine erişimde problem yaşanıp yaşanmayacağı tartışma konusuydu.

    Türk Telekom bant genişliğinin arttırılması konusunda çalışmalar yapıyor. 2005 yılında 33,6 Gbps olan yurtdışı internet çıkış hızı bugün itibariyle yaklaşık 6 katına, 184 Gbps’ye çıktı. Bu sayede Google, Yahoo, MSN ve Facebook gibi sitelere daha hızlı ve sorunsuz erişmek mümkün olacak. Ayrıca kapasite arttırımı ile farklı güzergahlardan fiberoptik bağlantıları kullanmak ve veriyollarını yedeklemek de mümkün hale geldi.




    http://www.egeserva.com
    http://www.egeserva.com/tr/index.php/home/urun-hizmet-anamenu/54-turknet-makale.html#turknet

    Kevin Costner Türkiye'de

    Oscar ödüllü dünya starı Kevin Costner, THY reklam filminde rol almak için dün İstanbul’a geldi. Türkiye’yi ikinci kez ziyaret ettiğini ancak THY ile daha önce hiç uçmadığını söyleyen Costner, ön tarafında ’Ne mutlu Türküm diyene’ yazan ve arkasında Türk bayrağı olan şapkasıyla da dikkat çekti.

    kevin costner thy / 4

    OSCAR ödüllü Hollywood yıldızı Kevin Costner, Türk Hava Yolları’nın (THY) tanıtılacağı yeni reklam filminde rol almak için dün Türkiye’ye geldi. Kendi yazıp yönettiği ve oynadığı ’Kurtlarla Dans’ filmiyle Oscar ödülü kazanan Kevin Costner, Türkiye’yi ikinci kez ziyaret ettiğini vurgulayarak, "İlkinde olduğu gibi ikinci gelişimde de bir kral gibi karşılandım. Türkiye’de kendimi evimdeymiş gibi hissediyorum. THY ile bir çalışma yapmak benim hayatımdaki en önemli anlardan biri olacak" dedi. Costner, THY ile hiç uçmadığını belirterek, "Kariyerim boyunca birçok firmadan reklam teklifi aldım. Ama her zaman büyüyen ve müşterilerine değer veren şirketlerle birlikte anılmak istemişimdir" dedi.

    Türkiye’nin elçisi gibiyim

    2007 yılında ’Modern West’ adlı grubuyla İstanbul’da bir konser veren ünlü aktör, Türkiye’ye yaptığı ilk ziyaretten çok etkilendiğine işaret ederek, şöyle konuştu: "İlk ziyaretim sonrasında ülkemde Türkiye ile ilgili olarak sahiplenme ve gururla bahsediyorum. Türkiye’de insanların çok arkadaş canlısı ve güzel olduğunu söylüyorum. Bunları aktararak bir anlamda Türkiye’nin resmi olmayan elçisi oluyorum. Washington’da yetkililerle konuşma imkanım olduğunda, buradaki deneyimlerimden bahsedeceğim ve Türkiye’ye gereken önemin verilmesi gerektiğini ileteceğim."

    THY’nin yeni reklam filminde rol almak için 1 milyon Euro ücret alacağı belirtilen Costner, THY tarafından gelen reklam filmi teklifini ücreti nedeniyle kabul etmediğinin altını çizerek, şunları söyledi: "Benim için para ilişkilerimizin devam etmesinden daha önemli değil. Türkiye’ye ikinci kez gelmenin sebebi, ilk ziyaretimde karşılanma şeklimdi. O zaman Türkiye beni müzisyen kimliğimle davet eden ilk ülke olmuştu. Çok şaşırdım, hiç böyle bir yaklaşım beklemiyordum. Eğer çağrılıyorsam mutlaka gitmeliyim diye düşündüm. Bu nedenle Türkiye’nin hayatımda çok önemli bir yeri var. Reklam çekimini bu sebeple kabul ettim. Bir arkadaşlığın başlangıcı olduğunu düşündüm." Oyuncu, yapımcı, yönetmen ve müzisyen olan Costner, en fazla müzisyen kimliğiyle mutlu olduğunu da söyledi.

    Kariyerinde bir ilk olacak

    THY’nın 70 ülkede yayınlanacak reklam filminin, ünlü aktörün kariyerinde de önemli bir adım olduğu belirtiliyor. Bu film Costner’in birden çok ülkede aynı anda gösterime giren ilk reklam filmi olacak. THY, bu reklam filminde öncelikle sunduğu business class hizmetinin tanıtımına önem veriyor.

    Atatürk gerçekten çok özel bir insan olmalı

    KEVIN
    Costner, bir soru üzerine Atatürk gibi özel bir kişiliği bir Türk aktörün canlandırması gerektiğini belirterek, "Türkiye dışında bir kişiyle (Atatürk) ilgili bu kadar gurur duyan başka bir ülke ve ulus görmedim. Atatürk gerçekten çok özel bir insan olmalı" dedi.

    Hedefimiz savaşları bitirmek olmalı

    KEVIN
    Costner, ’Gazze’de bir savaş yaşanırken Müslüman bir ülkede bulunmak nasıl bir duygu’ şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı: "Doğduğumuz ülkeyi kendimiz seçemiyoruz. Önemli olan kendimizi dünya vatandaşı olarak görmek. Dünyanın varoluşundan beri savaşlar var ve hedefimiz bunları bitirmek olmalı. Üçüncü Dünya Savaşı’nı durdurmak için gücümüz, inancımız ve tutkumuz olmalı."

    Küresel krizden hepimiz etkilendik

    ÜNLÜ
    aktör Kevin Costner, ’Küresel finansal krizden etkilendiniz mi?’ şeklindeki bir soruyu ise şöyle yanıtladı: "Küresel krizden hepimiz etkilendik. Benim hayatımın diğerlerine göre rahat olması başkalarını düşünmüyorum anlamına gelmiyor. Yakınımda olan kişilere yardımcı olmaya çalışıyorum. Aile olmak böyle birşey." /_np/3331/7123331.jpg

    Şapkayı özel yaptırdı

    İstanbul’daki Airport Otel’de düzenlenen basın toplantısında, Kevin Costner, önünde ’Ne mutlu Türküm diyene’ yazan ve arkasında Türk bayrağı bulunan şapkası için şunları söyledi: "Bu şapkayı ABD’de yaptırdım. Atatürk’ün yaptığı bir konuşmayı okudum. ’Ne mutlu Türküm diyene’ sözünü çok beğendim. Ülkenize gelmekten ne kadar mutlu olduğumu bu şekilde göstermek istedim."

    Uçuşun maliyeti 130 bin dolar

    KEVIN
    Costner, İstanbul’a ’Gulfstream G4’ tipi özel iş jetiyle geldi. Los Angeles’tan kalktıktan sonra Kanada’da St. John Havalimanı’na teknik iniş yaptı. Ekiple beraber bir gece burada kalan Costner toplam 14 saatlik uçuş sonrasında İstanbul’a ulaştı. Bu uçuşun maliyeti ise 130 bin dolar oldu. Aynı tip uçak Türkiye’de halen Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık tarafından kullanıyor.